İsrail Hâlâ Önemli Mi? (Son Zamanlarda İsrail #1)
Tanrı hâlâ İsrail'i önemsiyor mu? Ve biz de önemsemeli miyiz? “Son Zamanlarda İsrail” serimizin 1. bölümünde Rab'bin İsrail halkı ve bölgesine olan tutkusunu keşfet.
Vaat Edilmiş Toprak
İsrail’in tarihsel yolculuğu ve Tanrı’nın planını anlamak imanlılar için oldukça önemli. İnsanlık tarihindeki kayıtlara baktığımızda Kutsal Kitap çerçevesinde İsrail topraklarını “Vaat Edilmiş Toprak” olarak tanımlandığını görüyoruz. Tanrı’nın kendi halkı için seçtiği yerdir burası.
Tanrı bu toprakları İsrail soyu iyi işler yapsa da kötü işler yapıp Tanrı yolundan sapıp günah işlese de onların kendi yoluna dönmesini bekleyecek ve o toprakları onlara verecektir. Çünkü Tanrı güvenilirdir ve verdiği sözü tutar. Tanrı İsrail halkı ile yaptığı anlaşmada çok net belirttiği üzere eğer O’nun sözüne uymayıp yolundan saparlarsa, kendilerinden geçici bir süreliğine o topraklar geri alınacaktı. Tanrı sözüne uydu ve İsrail halkı O’nun yolundan saptığı zaman, onları vaat edilmiş topraklardan sürdü. Çünkü onlar kutsallık yolundan uzaklaştılar.
Cennet dediğimiz yer Tanrı’nın konutu. O’nun tahtı orada ve oradan yönetiyor evreni. Ancak bizlerle paylaşmak istediği yer işte bu topraklardı ve bizlerle paydaşlık kurup bir paydaşlık ilişkisi içinde olmak istediği yer burasıydı. Bizimle birlikte olmak istediği bir yer belirliyor yüreğinde ve İbrahim’i o bölgeye doğru harekete geçiriyor.
Tanrı, dünyayı yedi günde yarattı ve bunun “iyi” olduğunu gördü. Tanrı bir ilişki-iletisim kuracağı insanlık için özel bir yer oluşturdu ve özel olarak bir lokasyon seçti. İnsanlar dünyanın geri kalanını bu lokasyondan yönetecekti. Tanrı’nın en baştan beri planladığı şey işte biz son zamanlara doğru ilerlerken bilmemiz gereken önemli bir nokta.
Seçilmiş Halk
Tanrı kendi halkının kimliğini ve amacını Mısır’dan Çıkış’ta ortaya çıkarmıştır.
4 Mısırlılar'a ne yaptığımı, sizi nasıl kartal kanatları üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz. 5 Şimdi sözümü dikkatle dinler, antlaşmama uyarsanız, bütün uluslar içinde öz halkım olursunuz. Çünkü yeryüzünün tümü benimdir. 6 Siz benim için kâhinler krallığı, kutsal ulus olacaksınız. İsraillilere böyle söyleyeceksin.
Bu açıklamada Rab, İsrail’i seçtiğini ilan eder. Kutsal yazıda, Mısır’dan Çıkış’ın olağanüstü bir şekilde apaçık Tanrı’nın işi olduğunu ve Mısır’ı altüst eden bir kurtuluş eylemi olduğunu açıklar. Bunun da ötesinde bütün uluslara egemen olan Tanrı’nın, bir tek ulusa “kahinler krallığı, kutsal ulus” sıfatıyla dünyanın uluslarına hizmet etme ayrıcalığı verecek bir antlaşma yapacağını açıklar.
İbrahim, Sümerler’in putperestliğinden İsrail’in kendine özgü doğasının ve çağrısının farkında olan bütün uluslara bereket kaynağı olacak bir ulus kurmak üzere çağrılmıştı (Yar. 12:1-3). Çünkü Tanrı’nın kendi benzeyişinde ve bütün yaratılışa egemen olması için yarattığı insanlık (Yar. 1:26-28) bu kutsal görevi çiğnedi ve bütün evreni karmaşık bir yıkım ve isyan içine sürükledi.
Gereken şey, bu kaybolmuşluktan, dünyanın huzurunda tanrısal bir itaat sergileyecek halkın çıkmasıydı. Bu halk, insanlar için aracılık etmeli ve kurtuluş yolunu gösteren kahinler olarak işlev görmeliydi. Ayrıca bu halk, Tanrı’nın insan bedeninde dünyaya geleceği ve yüce kurtuluşun sağlanacağı bir ortam hazırlayacaktı. Bu halk İsrail’di ve kendilerine yapılan çağrıyı anlamışlardı.
İsrail Halkı Vaat Edilmiş Toprağa Döner
İbrahim ile başlayan bu süreç farklı tarihi olaylara şahitlik etti binlerce yıl boyunca ve günümüze kadar birçok farklı ulus o topraklarda yaşadı. Ama Tanrı’nın planı asla değişmedi ve modern İsrail’de bunun bir göstergesidir. İlk olarak o bölgede Kenanlıların yaşadığı bilgisi bizlere Kutsal Kitap’ta veriliyor.
Daha sonra biliyoruz ki İbrahim ile başlayan bu yolculuk Mısır’a kadar sürüyor ve Mısır'da dört yüz yıllık kölelikten sonra Rab İsrail halkını kölelikten kurtarıyor ve onları çöle çıkartıyor (Yar. 15:13-16). Musa’yı önder seçen Rab halkı kırk yıl çölde eğittikten sonra onları Kenan ülkesine doğru yönlendiriyor. İsrailliler Yeşu önderliğinde Kenan ülkesini ele geçiriyorlar ve orada bir yaşam sürmeye başlıyorlar.
Tarihsel süreç boyunca İsraillilerin günah işleyip Tanrı’nın anlaşmasına uymadıkları anda o bölgeyi ele geçiren başka krallıklar görüyoruz. Bunlardan bazıları İÖ. Asur, Babil, Pers ve İS. ise Roma, Arap ve Osmanlı dönemleridir. 1. Dünya Savaşından sonra İngiliz mandası altına giren topraklarda 1948 yılına kadar Yahudiler sürgün edildikleri ve dünyanın farklı yerlerindeki yaşamlarından gizlice ülkelerine dönmeye başladılar. 1948 yılında ise resmi bir devlet olarak tekrardan kuruldular. Ama bu beraberinde diplomatik ve siyasi kargaşalar getirdi bölgeye. Hala günümüze kadar Filistin bölgesi ile çatışmalar devam etmektedir.
Son Zamanlarda ve Sonsuzlukta Yeruşalim
İsrail bölgesinin önemi Tanrı’nın nihai planını anlamamız açısından biz Hristiyanların çok net bilmesi gereken bir konu. İsa Mesih geri dönüp krallığını ilan edeceği bin yıllık periyotta yöneteceği yer İsrail’de kurulacak olan tapınaktır (Yşa. 2:2-4; Mik. 4:1-3; Zek. 14:9-21; Hez. 40-48; Va. 20:1-6). Bin yıl sonundaki yargı günlerinden sonra ise sonsuzlukta yaşayacağımız cennetin ineceği yerde İsrail’i, yani Yeruşalim’i merkez alan devasa bir alan olacak (Va. 21:1-4.16). Milenyum öncesi ise 7 yıllık dönemde Mesih Karşıtı adamın da Orta Doğudaki bölgelere barış getireceği ama özellikle son 3,5 yıllık zaman diliminde ‘yıkıcı iğrenç şeyin’ yaşanacağı yerde Yeruşalim’deki tapınak olacaktır (Dan. 9:27; 2Se. 2:3-4).
Birkaç Kutsal Kitap ayeti ışığında Tanrı’nın bu bölge için verdiği önemi yakından inceleyebiliriz. Mezmurlar 2:6 şöyle der bize:
Ve “Ben kralımı kutsal dağım Siyon'a oturttum” diyor.
Burada görebiliriz ki Tanrı için kutsal bir yer burası. Ayrıca yine başka mezmurlarda şöyle demiştir Rab:
1 RAB büyüktür ve yalnız O övülmeye değer Tanrı’mızın kentinde, kutsal dağında. 2 Yükselir zarafetle, bütün yeryüzünün sevinci Siyon Dağı, Safon'un doruğu, ulu Kral'ın kenti.
13 Çünkü RAB Siyon'u seçti, onu konut edinmek istedi. 14 “Sonsuza dek yaşayacağım yer budur” dedi, “burada oturacağım, çünkü bunu kendim istedim.”
Ulu Kral’ın kenti, Tanrı’mızın kenti burası. Kendisi bize bildiriyor seçtiği yerin burası olduğunu ve burada oturacağını.
Böylece halklar ve krallıklar RAB'be tapınmak için toplanınca, O'nun adı Siyon'da, övgüsü Yeruşalim'de duyurulacak.
Bizler bu ayet ışığında anlayabiliriz ki Rab’be tapınmak için bir yerde toplanacağız ve işte bu yer İsrail’dir. Rab’bin en başından beri planladığı yer işte burasıdır. O’nun arzusu bu yerdir, bizimle vakit geçirmek istediği, yüreğinde bizi görmek istediği yer burasıdır. O’na nihai övgülerin sunulacağı, onun isminin yüceltileceği yer burasıdır.
Tanrı'nın İsrail'e Olan Tutkusu
Tanrı’nın Siyon için büyük bir tutkusu vardır. Kutsal Yazılarda Tanrı’nın Yeruşalim Kenti ve İsrail halkı için ifade ettiğinden daha fazla duygu ve tutku sergilediği çok az konu vardır. Yeruşalim ve Siyon için “son derece kıskanç” olduğunu söyler (Çık. 34:14; Zek. 1:14). Tanrı’nın İsrail için amaçlarını insanın zihninin alması bir hayli zor olabilir. Bu olay bize Tanrı’nın hikmetinin, egemenliğinin, yüksek merhametinin derinliklerini gösterir. Tanrı İsrail için amaçlarını yeryüzünde bizlere en büyük alçakgönüllülüğü yetiştirmek için tasarladı. Tanrı, iki kardeşten, yani Yahudiler’den ve öteki uluslardan büyük bir alçakgönüllülükle “Yeni Bir İnsan” ortaya çıkaracaktır.
Öyleyse soruyorum: İsrailliler, bir daha kalkmamak üzere mi sendeleyip düştüler? Kesinlikle hayır! Ama onların suçu yüzünden öteki uluslara kurtuluş verildi; öyle ki, İsrailliler onlara imrensin.
İsraillilerin yüreğinin katılaşması aracılığıyla kurtuluş yeryüzünün tüm uluslarına ulaşmıştır. Bu nedenle Yahudi halkı ve onların yerleştiği toprakların önemi Tanrı için çok büyüktür.
Davut ve İsa’nın çok önem verdiği bu şehir, büyük felaketlerden, yıkımlardan, istilalardan ve imkansızlıklardan bile geri dönmüş ve yeniden doğmuş, ortaya çıkmıştır. Bu şehir hem Davut’un hem İsa Mesih’in “Kral’ın Kenti” olarak tanımladığı yerdir (Mez. 48:2; Mat. 5:35). Yeruşalim O’nun şehridir. Bu nedenle O’nun şehrinin kaderi için derin duygu ve arzuları vardır. Bu derin duygularını Rab İsa Matta 23: 37-39’da ağıt yakarken bizlere vurguluyor:
37 Ey Yeruşalim! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri taşlayan Yeruşalim! Tavuğun civcivlerini kanatları altına topladığı gibi ben de kaç kez senin çocuklarını toplamak istedim, ama siz istemediniz. 38 Bakın, eviniz ıssız bırakılacak! 39 Size şunu söyleyeyim: ‘Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun!’ diyeceğiniz zamana dek beni bir daha görmeyeceksiniz.
Yeruşalim’i Yeşaya’nın deyimiyle “yeryüzünün övüncü” olmasını kıskanmasını görüyoruz. Durmadan övülmesini istediği bir yer burası. Kutsal Kitap boyunca peygamberlerin ve yazarların Tanrı’nın Kenti hakkında çokça yazılar yazdığını ve Tanrı’nın o kenti yeryüzünde yüceltme arzusunu görüyoruz. Bu bölüme son ayet olarak:
2 Her Şeye Egemen RAB, “Siyon için büyük kıskançlık duyuyorum” diyor, “Evet, onu şiddetle kıskanıyorum. 3 Siyon'a dönecek ve Yeruşalim'de oturacağım. Yeruşalim'e Sadık Kent, Her Şeye Egemen RAB'bin dağına Kutsal Dağ denecek.
Gözlerimiz Tanrı'nın Halkında Olmalı
İsrail ulusunu izlemek bize her zaman Rab’bin planı hakkında bir fikir verir. Bu ulus her zaman Tanrı’nın insanlıkla nasıl ilgilendiğine dair bize bir tür “örnek olay” teşkil eder ve etmeye de devam edecektir. Çünkü tamamlanacak olan ve tamamlanmaya başlayan bazı peygamberlik sözleri vardır. Bunlar hem kendi çağımızda hem de gelecek çağlarda Rab’bin planı doğrultusunda ortaya çıkacaktır. Çünkü Rab güvenilirdir, verdiği sözü tutar. Rab’bin hiçbir sözü boşa değildir ve kendisine tamamlanarak geri dönecektir.
Tanrı’nın seçtiği halk olarak İsrailliler tarihleri boyunca Tanrı’nın dünya uluslarıyla nasıl etkileşim içinde olduğunu benzersiz bir şekilde gösterdiler. Tanrı’nın kurtarıcı amaçlarının tam merkezinde yer alırlar ve aslında Yahudi bir devlet olan Modern İsrail’in bir anda ortaya çıkışı Rab’bin dönüşünü çevreleyen işaretleri anlamak isteyen imanlıların dikkatinden kaçmamalıdır.
İmanlılar olarak sürekli ayık ve uyanık olmalıyız çünkü İsa’nın dediği gibi gece eve gelen bir hırsız gibi gelecek (Mat. 24:43; Va. 16:15; 1Se. 5:2). Eğer imanlılar olarak gözlerimizi dört açıp etrafımızda neler olup bittiği ile ilgili bir düşünceye sahip olamıyorsak veya olmak istemiyor, umursamıyorsak, Rab’bin yapacağı işleri de kaçırmış olacağız.
Bu nedenle, İsrail ve Yeruşalim’in birincil önemi, Tanrı’nın bu coğrafi konumla ilgili sevgisi ve belirtilen niyetleri konusundadır. Rab’bin en değerli ve özel varlığı olan insan için duyduğu gayret ve kıskançlığı anlamak kolay olabilir. Ancak bir coğrafi bölge için duyulan gayret ve duyguları anlamak, Tanrı’nın fikirlerini düşünmek ve hayal etmek ya da bağlantı kurmak zor olabilir. Sonraki bölümlerimizde bu bağlantılara biraz daha odaklanacağız.
Bu makale, "Son Zamanlarda İsrail" serimizin 1. bölümüdür. Bir sonraki bölümü okumak için buraya tıkla.
Yorumlar