Ateş Ve Rayiha

Tanrı’yla yakınlık ateşiyle yanalım ki Mesih’in güzel kokusu bütün uluslara yayılsın. Çünkü koku yayılmadan ateş yanamaz ve ateş yakmadan dumanın güzel kokusuna sahip olamayız.

Varlık Topluluğu

Dünyanın her yerinde, yaşam önceliğinin Tanrı’nın varlığını geliştirmek, tadını çıkarmak ve serbest bırakmak olduğu topluluklar hayal edin! Yaşamları, yönleri ve etkileri dua, O’nun huzurunda yaşama, tapınma ve aracılık duası üzerine kurulu olan topluluklar.

Bu toplulukların öylesine parlak bir şekilde yandıklarını hayal edin ki, sevgiyle, sevecenlikle ve süreklilikle baktıkları Tanrı’nın yüceliğini yaymaya başlarlar. Bu topluluklar İsa’yı sokaklara, yetimhanelere, gecekondu mahallelerine, ücra köylere, fuhuş bölgelerine, şehir merkezlerine, banliyölere ve toplumun her alanına götürmek için yanan bir tutku ile Rab’bin yüreğine hizmet etmeye radikal bir adanmışlık arasında bir “evlilik” içinde yürüdüğünde, dünyanın en karanlık, en zor, en kapalı ve en umursamaz bölgelerinden bazıları üzerindeki etkisini hayal edin.

Bu topluluklar, hem Tanrı’nın özel, apaçık varlığına hem de bu varlığı sokaklara taşıma özlemine yönelik - O’nun varlığının tadını çıkarmak ve serbest bırakmak - ortak bir değer etrafında bir araya gelmeye başlarsa neler mümkün olabilir? Manastırcılık ile müjdeleme, Büyük BuyrukMatta 22:37 ile Büyük GörevMatta 28:19-20, yakınlık ile savunuculuk, birliktelik ile hizmet, seyretmek ve gitmek, ateş ve rayiha! Bu topluluklardan bazıları birlikte yaşayacak; diğerleri düzenli olarak bir araya gelecek; hepsi de Mesih’in muzaffer Gelini olarak atılımlar içinde yaşayarak ve gittikleri her yere onları yayarak toplum alanlarını etkileyeceklerdir.

Değişim bu topluluklarla ve bu topluluklar aracılığıyla mümkün olabilir mi? Karanlık ışığı görebilir mi? Kilise sevgi ve güç içinde yaşayabilir ve sevgiyi güç ile serbest bırakabilir mi? Bir nesil genç kaderlerine uyanabilir mi? Adaletsizlik engellenebilir, ahlak yeniden kurulabilir ve gerçek özgürlük serbest bırakılabilir mi? Gecenin karanlığı sabah güneşinin ilk ışınlarını hiç engelleyebildi mi ki?

Karanlık bir oda, bir düğmenin çevrilmesi ve bir ampulün aydınlatmasıyla gönderilen ışığın gücüne karşı hiç geri itildi mi? Peki eksik olan ne? Işık mı? Düğmeler mi? İnanç mı?

Yeni Bir Günün Doğuşu

Kilisenin, karanlıkla dolu bir dünyaya tuz ve ışık olmakla ve canlı bir ruhsal yaşamı sürdürmekle her zaman olduğu kadar mücadele ettiğini açıkça görmek için bir peygamber ya da peygamberlik sözü gerekmez. Okuyabilen herkesin, ahlakın çöküşü, şeytani yasalar ve dünya çapında giderek daha fazla kutlanan hümanist idealler karşısında cesaretinin kırılması için pek çok nedeni vardır. Ancak, tüm bunları görmek ve yine de Tanrı’nın Krallığının durdurulmayacağına ve medyanın başlıklarına rağmen O’nun kazanmakta olduğuna dair sabit ve sağlam bir umutla yaşamak için başka bir bakış açısıyla hareket eden, daha derin bir gerçeklik görebilen tamamen farklı türde bir insan gerekir!

Değişim için O’nun stratejisi nedir? Bu durumu nasıl tersine çevireceğiz? İsa’nın bize verdiği “dünyanın ışığı”Matta 5:14 olma çağrısını nasıl yerine getireceğiz ?

Umut. İhtiyacımız olan şey umuttur. Uzun vadede hiçbir savaşı kaybetmemiş, sadece atılımları ve gelecek atılımları bilen bir cennette umut! İsa “ölüler diyarının kapıları kiliseye karşı direnemeyecek”Matta 16:18 dediğinde bunu gerçekten kastettiğine umut! Peki eksik olan ne? Kilise mi? Tanrı’nın suların denizi doldurduğu gibi yeryüzünü dolduran görkemininBkz. Hab. 2:14 gerçekleşmesi olan, görkemini seyreden, görkeme dönüştürülen, gerçek, ateşli, samimi ve etkileyici topluluklar! Yeniden hayal kurmaya başlamalıyız. Olasılıklara uyanmalıyız! Sınırlamalar, geçici aksilikler veya zor koşullarla tüketilmemeliyiz. Tamamen canlanmamızın zamanı geldi.

Neyin değişmesi gerekiyor? Her şeyin! Çok az şeyle yetindik! Kuzu’ya çektiği acıların ödülü olarak kısa ve tatlı bir Pazar toplantısı verdik. “Radikal” kelimesi yüksek sesli, büyük veya benzersiz olarak tanımlanmıştır. Adanmışlık, gevşek bir yapılması ve yapılmaması gerekenler listesine indirgenmiştir.

Ama umut var! O kadar çok umut var ki. O’nun Gelini uyanacak, ayağa kalkacak ve kaderinin doluluğunda yürüyecek. Tarih boyunca hep ateşli arta kalanlar vardı ve günümüzde de durum farklı değildir. Günümüzün benzersizliği, bu ateş dolu ordunun genişliği ve yaygınlığı olacaktır. Toplumlar dönüştürülebilir, kaybolanlara ulaşılabilir, en katı yürekler yumuşatılabilir, en bağımlı olanlar özgürlüğü deneyimleyebilir ve uluslarımız yüreklerini Tanrı’ya geri döndürebilir. Umut içinde yaşamak zorundayız; atılım içinde yaşamak zorundayız. Bundan her daha azı, mirasımızı küçümsemek ve Çarmıh’ta kazanılan zaferi değersizleştirmektir.

Doluluk İçin Çığlık

Bu çabada Tanrı’nın, dünyanın dört bir yanındaki aç yüreklerde statükodan asla tatmin olmayacak bir çaresizlik çığlığı yarattığına inanıyoruz. Doluluk bu neslin gerçek çığlığıdır! Bu dünyanın sorunlarının çözümleri beyaz tahtalarda özetlenemez; cevapları, hümanist hükümetlerimizin en büyük girişimleri veya yeni kilise programlarımız tarafından çözülemeyecek. Tek cevap Tanrı’nın Varlığıdır! Her zaman tek cevap bu olmuştur. Ama sanki bu gerçeğe giderek daha fazla uyanıyoruz.

Koku yayılmadan ateş yanamaz ve ateş yakmadan dumanın güzel kokusuna sahip olamazsın. Toplumları, ulusları ve tüm dünyayı etkileyen ve onları Tanrı’nın gerçek Krallığına inşa eden Mesih’in güzel kokusunun temeli hep İsa’ya olan tutkulu, hevesli sevgi ateşi olmuştur. Tanrı, Kilisesini Emmaus yolunda yürüyenlerin yanan yüreklerinin gerçekliğine girmeye çağırıyor.Bkz. Luka 24:32 Bu ateşten doğal olarak güzel kokular yayılacak. Yanan bir yüreğin rayihası, dünyanın şimdiye kadar kokladığı en yüce müjdecilik kokusudur. Bu koku doğaüstü, merhametli, şefkatli, pratik, etkili, toplumsal, aşırı dindar olmayan ve nihayetinde dönüşümsel olarak tezahür eder! Dizginlenmemiş bir Tanrı için dizginlenmemiş bir tutku, dizginlenmemiş bir toplumu dizginlenmemiş Müjde ile etkiliyor! Artık Müjde’nin pastörize edilmesine, rafine edilmiş bir tanrı ile işlenmiş bir dine son! Ham ateş, ham koku! Hep tek beden olması gerekenlerin gerçek bir evliliği: Müjdeleme ve dua! Ateş ve rayiha!

Bu henüz merakını uyandırmadıysa, Kutsal Kitap’ın ve tarihin tanıklığının, yeniden mümkün olana dair yüreğinizde açlık uyandırmasına izin ver. Başlangıç olarak Elçilerin İşleri 13. bölümdeki Antakyadaki olayları ele alalım. Ateşli inananlarından, öğretmenlerden ve peygamberlerden oluşan bir topluluk kendilerini duaya, oruca ve Rab’bin yüreğine hizmete adadı. Rab’bin varlığını diğer imanlılarla birlikte ortak bir şekilde arayan bu yaşam tarzı içinde, Pavlus ve Barnaba Kutsal Ruh’un sözüyle uluslara gitmek üzere görevlendirildiler. Gerisi tarih oldu! Görevlendirmeye ve yetkiye yol açan birliktelik. Bu sadece iyi bir fikir değildi; sadece mantıklı bir sonraki adım da değildi. Bu, şunun için 10 adım, bunun için 20 anahtar ya da 72 saatlik önder toplantılarından gelmedi. Kutsal Ruh’un sesiyle kesintiye uğrayan bir anlık toplumsal yakınlık onların ateşini tutuşturdu ve O’nun kokusunu tüm dünyaya yaydı!

İrlandalı Aziz Patrik de benzer bir model yaratmıştır - gece gündüz Tanrı’ya Mezmurlar’la tapınmaya dayanan bir müjdeleme stratejisi. İsa ile birlikte bireysel ve ortak yaşamlarını merkeze alan bir topluluk, Krallığın mayasını tüm köylere, şehirlere ve uluslara yaydı. Bu hareket birçok ulusu ve birkaç yüz yılı kapsayacaktı! Elbette Moravyalıların1727’de Nikolaus Ludwig Zinzendorf’un öncülüğünde Almanya’nın Herrnhut köyünde Bohemya Kardeşleri (veya Moravyalılar) arasında bir uyanış hareketi başladı. Bu uyanış 100 yıl sürecek aralıksız bir dua toplantısını doğurdu. Kendilerini gece gündüz duaya veren kadın ve erkeklerin birçoğu Mesih’in layıklığına öylesine kapılmışlardı ki, sonunda uzak ülkelerdeki kaybolanlara ulaşmak için her şeylerini geride bıraktılar, köle olarak satılmak pahasına da olsa - böylece “öldürülen Kuzu çektiği acıların ödülünü alabilsin” diye. Bu, küresel protestan kilisesi içindeki en büyük müjdeleme hareketinin başlangıcıydı. da insanlık tarihi üzerinde olduğu kadar modern dua ve müjdeleme hareketleri üzerinde de büyük etkileri olmuştur. Sayısız kilise ve kuruluş, ilk Protestan müjedeleme hareketinin kaynağı olarak onların dua ve müjdeleme modelini örnek aldılar.

Bir doluluk unsuru taşıyan bu geçmiş modeller olmasaydı nerede olurduk? Güçsüz ve umutsuz olurduk. Dolayısıyla bugün biraz zayıf olabiliriz ama umutsuz olamayız. Tanrı’nın tarihte daha önce hiç olmadığı kadar küresel ölçekte yaptıklarına ve yapmakta olduklarına dair geçmiş tanıklıklarla değil! Olgun ve muzaffer Gelin olarak gelecekteki gücümüz şimdiki umudumuzdan gelir. Olabileceklerin umudu olmadan, daha olmadığımız şey haline gelebileceğimizi düşünmekle aptallık ediyoruz!

Burada gerçek ve kalıcı Krallık inşa etmenin anahtarı yatıyor: ateş ve rayiha! Tüm bunları yapmaktaki amacım siz okuyucularda neyin mümkün olduğu, neyin olabileceği, neyin olması gerektiği ve neyin olacağı konusunda arzu uyandırmaktır. Umudum, dünyanın her yerindeki inananları Müjde’nin doluluğuna inanmaları ve onu tam anlamıyla yaşamaları için harekete geçirmek! İsa’nın varlığını merkeze alarak otantik bir topluluk içinde bir araya gelmeye başlayalım ki uluslarda uyanış ve yeni bir reform hareketine yol açılsın.



Bu makale Sean Feucht ve Andy Byrd’ın “Fire & Fragrance - From the Great Commandment to the Great Commission” adlı kitabının 1. bölümünden Türkçeye çevrilmiş bir alıntıdır.

Dipnotlar

Yorumlar